Tüm Dünya Futbolun beşiğindeki rekabeti konuşuyordu. Adada şampiyon kim olacaktı.Lig Bitmeden MANU şampiyonluğu garantiledi ve Chelsea kendisine konuk olan rakibini alkışladı.
Hem futbolcular, hem seyirciler.
Bu alkışlar ve her alkışta çıkan ses (bu seferlik) kaybedeni kazandırdı ve yüceltti.
Benzer durum ülkemizde vuku buldu. Fener kayıtsız şartsız Hükümranlığını futbolda ilan etti ve
Galatasaray ile Ali Sami Yen de Maçı vardı.
Galatasaray ne yapacaktı?
Ne yapmalıydı?
Aslında elinde çok değerli koz geçmişti. Bunun üzerinden sonraki maçlarda yorum yapabilir. Örnek olabilirdi.
Maç boyunca küfür etmeyi, sahaya daha önce stadlarda hiç olmadığı kadar yabancı madde atmayı kendilerine uygun gördüler.
Bunun kendilerine yakıştığını düşündüler.Lig Tarihi ilk defa bu kadar kontrolsüz bir seyirci gurubuna tanık oluyordu.Şüphesiz bu büyük bir kıskançlığın tahammülsüzlüğün, zayıflığın göstergesiydi.
Bu durumu burada kendi halinde bırakıp. Hafta başına gidelim.
Fener Trabzonla berabere kalıp, şampiyonluğu ilan etti. Artık yapılacak maçların Fenerbahçe açısından anlamı yoktu.
Bu yüzden doyasıya eğlenmeyi tercih ettiler. Haklıydılar. Haksızlığa ve baskıya isyan etmişlerdi.Futbolcular idmansızdı, amaçları yoktu. Zico takımın en önemli oyuncularından Appiah ı ve Alex'i alisamiyene getirmeye bile gerek duymadı.
Galatasaray'ın ise çok ciddi bir amacı vardı, mutlaka kazanmak zorundaydılar. Şampiyonlar Ligine girebilmek 10M$ demekti.Ama onlar kaideyi bozmadılar.(Son 7 senede bu maçla beraber Ligde ve Kupada, berabere kalınan karşılaşmalar hariç 15 maç oldu.5 ini galatasaray 10 unu Fener kazandı )
Oysaki Arda ve Adnan Polat Haftalar önceden fal açmışlardı. Futbolun aslında 3 neticeli bir oyun olduğunu unutarak.
Puan farkı 7 iken aslında puan farkı 4 diyorlardı. Biz nasılsa ali samiyende yenicez diyorlardı.
Meğerse o zaman puan farkı aslında 7 değil de 10 muş. :)
Bir de uzun süre konuşulan bayrak dikme olayı vardı. Fener yenerse sahaya bayrak dikecekmiş, dikemezmiş muhabbetleri :)
Adnan Polat açıkladı dedi ki: Fener hayal mi görüyor. Ali samiyen de galatasarayı nasıl yenecekler?
oysaki Bunu derken sinsice önlemini de almış :)
Maç bittiğinde Fenerbahçe bayrağı sahaya dikilmesin diye etrafta dolanan güvenliklerle doldu. :)
Aslında kimse farkında değildi. Fener Bayrağını Şanlı Galatasaray Seyircisi dikmişti.Kendi Stadlarını yaktılar.
İşte orada çıkan o kırmızı ateş, Sarı Lacivert Fenerbahçe Bayrağıdır
Bir diğer konuda Sene başında ne kadar yanlış ve hatalı transfer yaptığımızdı.Aldığımız futbolcular beş para etmezdi. O zaman tanıştırma vakti geldi. Şimdi Size tanıştırayım.
Diego Alfredo Lugano Moreno : Gerçek Fenerbahçeli*
Eduardo Luiz Abonízio de Souza : Gerçek Fenerbahçeli*
Bu arada Adnan Polat'a bir sorum olacak. :D
Senin saat kaç?
Özhan Canaydın maça gelmedi ya da gelemedi.
Gelse ve bizi yine alkışlasa fena mı olurdu? hehe :)
Futbol kaybedenlerle ve kazananlarla güzel. Acı çekmedikçe gülmek anlam kazanmaz.Yarın Kaybedeceğiz. Başka takım kazancak. O zaman Daha çok kazanmak isteyeceğiz.Ama bugün Fener kazandı. Saygı duymaya gücün yetmiyor ise saygısızlık yapmıyacaksın.!!
Ama kalp kırmak, bir eğlence için kendini aşşağılamak, zayıf düşmek olmadı.
Hemde bir zamanlar Türkiye yi gururla temsil etmiş Büyük Galatasaray Camiasına Yakışmadı.
3 comments:
Mektebi sultan-i derler, turkiyenin avrupaya acilan yuzuyuz derler, ilklerin takimiyiz derler, hatta hayallariminz bittigi yerde onlarin gercekleri baslarmis boyle bir pankart bile asmislar, madem oylesiniz neden insanlik disi hareketler yaptiniz, polise saldirip, sahanizi yaktiniz, kendi futbolcunuzun kafasina su,pil,tas,koltuk parcasi atiyorsunuz.
Neyse gecenin en guzel sozu:
NERDE KALDI EZELI REKABET 14-0
saygilar sevgiler, haftaya cumartesi 12 de caddede karnavaldayiz!!!!
Osman, bu satırları Galatasaray'da neler döndüğünden bihaber yazdığın belli. 19 Mayıs günü, Galatasaray seyircisi tarihin en şiddetli tepkisini gösterdi ve bu tepkinin yarısı bile Fenerbahçe'ye değildi. Küfür maalesef artık her maçta yeri olan bir unsur, hele ki derbi maçlarının vazgeçilmezi. Sahaya atılanlar ise Kadıköy'de oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçlarını aratmadı gerçekten. Aradaki tek fark, Fenerbahçe taraftarının daha keskin nişancılardan oluşması ve o keskin nişancıların tribünlerin sahaya daha yakın mesafede olmasından ötürü, rakip takım oyuncularına ve teknik ekibine isabet ettirme ihtimallerinin daha yüksek olmasıydı. Bir kere mantıklı düşün, Galatasaray taraftarı Fenerbahçe yüzünden ne demeye o koltukları söksün, yaksın ki! O gün tribündeydim ve yaşananların bizzat şahidiyim. Yıllardır kulübü aşağıya çekmekle meşgul olan Özhan Canaydın'a taraftarın tahammülü kalmadı! Özhan Canaydın'ın maçlara gelememesinin tek sebebi de budur. Galatasaray taraftarı kendi başkanına bile küfür edebilecek hale geldiyse, bir durup düşünmek lazım, bu taraftarı kim bu hale getirdi diye. Cevabı zaten verdim, "Özhan Canaydın". O gün stadda olan Galatasaray taraftarının polisten gördüğü zalim muamele karşısında, taraftarın polise dönüp "buyur abi rahat rahat döv" diyecek hali yoktu elbette. Zaten gergin olan taraftar, cop ve biber gazıyla karşılanınca adeta delirdi ve istenmeyen olaylar yaşandı. Bizzat kendim, polisin copundan kılpayı kurtuldum. Çıkışta polis izdihama yol açtı, ezilme tehlikesi geçirdim, bir tane polis gözümün önünde taramalı tüfeğini çekti, ötekisi birkaç taraftarın arkasından bağırıyordu "buradan geçecek olanın beynine sıkarım ulan!" diye, biber gazı ise yakında Galatasaray taraftarında bağımlılık yapacak zaten!
Maç öncesi ortamı gerenler malum, iki kulüp yöneticileri gereksiz açıklamalarla, köşe yazarları gereksiz beklentilerle ortamı daha da gerdiler. Yok alkışmış, yok bilmem neymiş! Alkış almak için önce o alkışı haketmek icap eder. Bir Fenerbahçe kulübü, zamanında Türkiye Kupası finalinde Galatasaray'a 5-1 kaybettikten sonra, bırakın Galatasaray'ı alkışlamayı, seromoniye bile çıkmamıştır. Bir önceki sene Beşiktaşla oynadıkları Türkiye Kupası finalinde keza aynı şey tekerrür etmiştir. 16. haftada Kadıköy'de yaşanan stadyum terörü neticesinde alnı yarılan Erik Gerets, geçici sağırlık yaşayan Mondragon, kafası yaralanan Ümit Karan ve yine daha önceki yıllarda kafası yarılan kaleci antrenörümüz Eser Özaltındere, kafasına yumurta yiyen, koridorlarda stad görevlilerinden yumruk yiyen Hasan Şaş ne çabuk unutuldu da, aynı Fenerbahçe, İngiliz kulüplerini örnek gösterip, Galatasaray'dan alkış istedi. Gerçekten komik duruma düştü Fenerbahçe.
19 Mayıs günü stada gelen Fenerbahçe taraftarı, salladıkları 100. Yıl bayrağını maç sonunda futbolcularına iletme çabası verirken, Kapalı Tribün ve Eski Açık Tribün taraftarının stadı terketmeyip "O bayrak inerse biz de ineriz" diye tehdit etmesi sonucu o bayrak ortadan kaybolmuştur! Halbuki en başında polis o bayrağa el koysa idi, ne futbolcular ne de güvenlik görevlileri orta noktada beklemeyeceklerdi. Orada bekleyen futbolcu ve güvenlik görevlilerinin beklemesinin tek sebebi, bayrak dikme girişiminin doğuracağı muhtemel bir faciayı önlemektir. Ayrıca bu bayrak mevzusu belli ki Fenerbahçe camiasında bir yara açmış olacak ki, daha maçtan birkaç hafta önce başladılar Ali Sami Yen'e bayrağı dikeceğiz demeye. Komik olan bu mudur, yoksa Galatasaray taraftarının o bayrağı kendi stadlarına diktirtmemesi midir sence?
Ayrıca hiçbir şekilde Ali Sami Yen'de maç izleyen bir taraftarın psikolojisi ile, Şükrü Saraçoğlu'nda maç izleyen bir taraftarın psikolojisini karşılaştırmamak gerekir. Kadıköy'de taraftar kapılarda "Hoşgeldiniz" sözleriyle karşılanırken, Mecidiyeköy'de tarafarlar çevik kuvvet ekipmanlarıyla karşılanıyorlar. Şükrü Saraçoğlu'nun tuvaletlerinde dove marka sabunlar varken, Ali Sami Yen'in tuvaletlerinin pisuvarları tıkanıyor, yerler adeta bir 'sidik gölü' manzarasına bürünüyor. Sami Yen'de tribünde çevik kuvvetle beraber maç izlemeye çalışan Galatasaraylılar, Kadıköy'e geldiklerinde kafalarına sidik dolu torbalar yiyorlar, biber gazı soluyorlar.
Tepkinin bir diğer nedeni ise, futboldaki adalet yoksunluğudur. Cezalar ödüle çevirilirse, bu yaşananlar şiddeti artarak devam edecektir! Trabzonspor maçını 52.000 kişiden yoksun izleme cezasına çarptırılan Fenerbahçe, neden daha sonra o maçı 65.000 kişiye oynamak ile ödüllendirilmiştir, bunun arkasında yatan sebebi iyice irdelemek gerekir! Yıllardır küfür ettiğiniz Haluk Ulusoy döneminin en başarılı takımı da yine Fenerbahçe'dir, acaba orta yol bulunmuş mudur da artık Fenerbahçe başarı yakalamaya başlamıştır? başarısızlıklarında hep suçlayacak bir merci bulabilen aziz Fenerbahçe yönetimi, ne olmuştur da şampiyonluk gelince seslerini kesmişlerdir? Hani adalet istiyorlardı, adil olmadığına inandıkları, hatta takımı çekmekle tehdit ettikleri Süper Lig'in şampiyonluğu neden bu kadar değerlidir madem? Neden takım ligden geri çekilmemiştir? Federasyon blöfü yemiştir ve gerek kalmamıştır da ondan!
Şimdi kalkıp da bir Fenerbahçe taraftarı olarak, Galatasaray taraftarı üzerine yorum yapmaya ve onları suçlamaya hakkın yok, hele ki Fenerium marka at gözlüklerini takmış vaziyetteyken...
Sondan başa dogru cevap vermek gerekir
Diğer yazılarımı da okuduysan Fenerium marka at gözlüğümün hiç olmadığını, zamanı geldiğinde
Fenerbahçeye de, daha çok sevdiğim unsurlara da olumsuz eleştiride bulunduğumu göreceksin.
Eğer gözlüklerini gsstore dan aldıysan göremezsin. :)
Ben yazımda hiç bir şekilde Şiddet sadece ali sami yen de var
ve oradakiler tüm olanlardan sorumlu demedim
yazı açık ve net olarak Fenerli olarak Galatasaray gibi bir takımın zavallı olmasına üzülüyorum dedim.
Bayrak Dikme konusunu Souness den beri ilkel buldum.
Bayrak Savaştan sonra alınan kaleye dikilir ve ilan edilir O kale artık bizimdir diye.
Galatasaraylı elemanların yenilgiyi bi anda unutup buna önlem almaları beni baya güldürdü.
Zaten bunu da daha önce belirtmiştim, artık sporda Bayrak dikme Saha içinde oynadığın Futbolla
Saha dışında da yapmış olduğun endüstriyel hamlelerle dikiliyor.
Ama galatasaray bunun daha fazlasını yaptı Sahasını yaktı.
Bunu da yazı da belirttim tekrar belirtmek hoşuma gidiyor.
Orada çıkan o KIRMIZI ateş SARI-LACIVERT FENERBAHÇE bayrağıdır.
Stadlarda olan bütün şiddet gösterileri beni üzüyor.
Ben hiç birine taraftar değilim. Ama Bu maçta olanlara daha önce tanık olmadım.
Hayvanat bahçesinden farksızdı Galatasaray tirbunleri.
Zavallıca buldum.
En son satırı sona sakladım.
Şimdi kalkıp da bir Fenerbahçe taraftarı olarak, Galatasaray taraftarı üzerine yorum yapmaya hakkım olmadığını söylemişin
Benim Fenerbahçe taraftarı olmamı,
ve taraftar olmamı bir kenera koyarsak
Sadece İnsan olmakla edinmiş olduğum Eleştirme yorum yapma hakkım var.
Daha doğrusu düşünme hakkım var.
Hani olur da bi gün bu hakkım elimden alınırsa,
Eğer birileri düşünmek, yorum yapmak suçtur diye kural koyarsa
O zaman ben gerekeni yine yaparım. Düşüncemi yorumumu yine kendi uslubumca yazarım.
Ama bu sefer tek bir farkla, Kuralları çiğnerim.
Post a Comment